Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) Sosyal etkileşim ve iletişim becerilerindeki şiddetli yetersizliklerle karakterize olan, nöro-gelişimsel bir bozukluktur.

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşimde yaşanan güçlüklerin yanı sıra sınırlı ilgi alanıyla tekrarlayıcı davranışların görüldüğü nörogelişimsel bir bozukluktur (American Psychiatric Association [APA], 2013). OSB’nin nedenlerine yönelik araştırmalar Kanner’in (1943) OSB olan çocukların özelliklerini ortaya koyduğu çalışmasından bu yana devam etmektedir, ancak tek bir neden ortaya koyamamakla birlikte günümüzde genetik çalışmalar yoğunlaşmıştır (Lord vd., 2020). Geçmişte farklı tanı ölçütlerinin yanı sıra OSB şemsiye kavramı altında yer alan Asperger Sendormu, Çocukluk Çağı Dezintegratif Bozukluğu (dezintegratif bozukluk), Rett Sendromu, yaygın gelişimsel bozukluk gibi alt tanı grupları da bulunmaktayken tanı ölçütleri OSB’nin anlaşılmasına yönelik ilk çalışmalardan bu yana birçok kez güncellenmiştir. Günümüzde tek bir tanı grubu olarak ele alınan OSB’nin tanılanmasında ölçütlerinden yararlanılan, dünyada yaygın olarak kabul gören iki ana kaynak bulunmaktadır. İlki, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından 2013 yılında yayımlanmış olan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabının 5. baskısıdır (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th ed. [DSM-5]; APA, 2013). İkincisi bir tanı kılavuzu ise Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2018’de yayımlanmış olan Uluslararası Hastalık Sınıflamasının 11. revizyonudur (International Classification of Disease, 11th rev. [ICD-11]; DSÖ, 2018). DSM-5, tanılamada belirtilerin gelişimin erken dönemlerinde görülmesi ve bilişsel ya da genel gelişimsel gecikmeyle daha iyi açıklanamıyor olması koşuluyla iki ana alandaki özelliklere odaklanmaktadır. Bunlardan ilki, sosyal iletişim ve sosyal etkileşimde görülen, farklı bağlamlarda süreğen olarak ortaya çıkan yetersizliklerdir. Bu alandaki yetersizlikler sosyal-duygusal alandaki (ör. sohbette karşılıklılıkta başarısızlık, duyguların ya da duygulanımın paylaşılmasında sınırlılık), sözel olmayan iletişim davranışlarındaki (ör. sınırlı göz kontağı ve jestlerin kullanımı, yüz ifadelerinin yokluğu) ve sosyal ilişkilerdeki yetersizlikleri (ör. davranışlarını farklı sosyal bağlamlara uyarlamada güçlükler, akranlara yönelik ilgide sınırlılık) kapsamaktadır. Bu alanda ebeveynler tarafından çocuklarında en sık gözlenen özelliklere örnek olarak dil gelişiminde gecikme, adına bakmada sınırlılık, işaret etme jestini ve ilgilerin paylaşımına yönelik iletişim davranışlarını sergilemede güçlükler sunulabilir. DSM-5’te yer alan ikinci alan ise sınırlı, tekrarlayıcı davranış örüntüleri ile sınırlı ilgiler ve aktivitelerdir. Bu alanda görülen özellikler ise tekrarlayıcı motor hareketler, nesne kullanımı ya da konuşma (ör. el çırpma, oyuncakları sıralama, ekolali), rutinlere bağlılık ve törensel örüntüler (ör. bir yere hep aynı yoldan gitmede ısrar, ufak değişiklikler karşısında yüksek stres), sınırlı ya da sabit ilgiler (ör. belirgin bir nesneye güçlü bağlılık) ve duyusal uyaranlara olağandışı tepkiler/ilgilerdir (ör. acıya karşı tepkisizlik, belirli bir ses ya da kokuya karşı yoğun duyusal hassasiyet). Bu alanda ebeveynler tarafından çocuklarında en sık gözlenen özelliklere örnek olarak dönme, sallanma, bir nesneye aşırı bağlılık, alışılagelmiş düzende/rutinlerde bir değişiklik yaşandığında yoğun stres ve buna bağlı problem davranışlar sunulabilir. DSM-5’te yer alan iki ana ölçütlere göre OSB ile tanılanan bireyler gereksinim duydukları destek düzeyi açısından yoğunluk derecesinin en azdan en yoğuna doğru giderek arttığı üç düzeyde sınıflandırılmaktadır. Günümüzde DSM-5 dışında yaygın olarak kullanılan bir diğer tanı kılavuzu ise daha önce belirtildiği gibi ICD-11’dir. ICD-11’in sunduğu tanı ölçütleri DSM-5’tekilerle paralel olarak yine erken çocukluk döneminde ortaya çıkan, sosyal iletişim ve etkileşimde güçlükler ve sınırlı, tekrarlayıcı davranış ve ilgi örüntülerine vurgu yapmaktadır. Bununla birlikte, OSB ile tanılanmış bireylerin sınıflandırılmasında da farklılıklar söz konusudur. ICD-11’de de DSM-5’te olduğu gibi OSB tek bir tanı grubu olarak yer almaktadır ve tanı grubu içindeki sınıflama, bireyin zihinsel gelişiminde ve işlevsel dildeki yetersizlik/etkilenme düzeyine bağlı olarak her iki alanda da görülen yoğun yetersizliklerden her iki alanda da hafif ya da hiç görülmeyen yetersizlik düzeylerine kadar sıralanan biçimde altı kategoriye ayrılmaktadır. ICD-11’de yer alan zihinsel gelişime ve işlevsel dilin kullanımına yönelik vurgu, geçmiş yıllarda OSB olan çocukların bilişsel işlevlerine göre düşük işlevli otizm, yüksek işlevli otizm ya da atipik otizm gibi kavramların da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Buna karşın günümüzde OSB tanısı tek bir tanı grubu olarak ele alınmakta; tanı alan bireyler ise bahsedilen tanı kılavuzlarında yer alan ölçütlere bağlı olarak gereksinim duyulan destek düzeyi ya da zihinsel gelişim ile işlevsel dilin kullanımındaki özellikleri doğrultusunda sınıflandırılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: OSB bir gün geçecek bir durum mudur, tedavisi var mıdır?

Cevap: OSB, yaşam boyu devam eden nörogelişimsel bir bozukluktur ve günümüze dek bulunmuş tıbbi bir tedavi söz konusu değildir. Gereksinimlerine ve özelliklerine hitap eden uygun özel eğitim ve destek hizmetlerin sağlanması, OSB olan bireylerin toplumsal yaşama tipik gelişen bireyler gibi bağımsız olarak katılmalarını sağlayan en önemli unsurdur.

Soru: OSB olan bireyler üstün zekaya ya da üstün yeteneklere mi sahiptir?

Cevap: OSB olan bireylerin tamamı üstün zekaya sahip değildir. Çeşitli araştırmalarda değişen oranlar görülmekle birlikte OSB olan bireylerin yaklaşık %60-65’inde aynı zamanda zihin yetersizliği görülmektedir. Bununla birlikte, OSB olan bireyler, farklı gelişim alanlarında birbirine paralel olmayan gelişim özelliklerine sahip olmaları göz önünde bulundurulduğunda, bir alanda diğer alanlardan çok daha başarılı olabilmektedirler. Belirli bir alanda “üstün yetenek” olarak algılanabilecek olan başarıları, o alana yönelik sınırlı ilgileriyle güçlenebilmektedir. Ancak bahsedilen bu durumun tüm OSB olan bireylere genellenmesi mümkün değildir.

Soru: OSB olan çocuğumun konuşması gecikti, ne zaman konuşur?

Cevap: OSB, en belirgin etkilenme alanının sosyal etkileşim ve iletişim becerileri olduğu bir tanı grubudur. Bu nedenle ebeveynler ve sosyal çevre tarafından öncelikle fark edilen özellik, konuşmanın gecikmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm çocuklarda dil gelişiminin öncülleri, ilk sözcüklerin kullanımından daha önce gelişmeye başlayıp zamanla güçlenen taklit, ortak dikkat, bakış ve jestler gibi sözel olmayan iletişim özellikleridir. Dolayısıyla OSB olan bireylerin bahsedilen bu sözel olmayan iletişim özelliklerinde yaşadıkları güçlükler, dil ve iletişim becerilerindeki gelişimlerinin önemli bir yordayıcısıdır. Henüz konuşmayan OSB olan bireylerin dil ve iletişim becerilerine odaklanan müdahaleler öncelikle sözel olmayan iletişim becerilerinin değerlendirilmesi ve desteklenmesi yoluyla sözel dilin kullanımına temel oluşturmayı amaçlamalıdır. Bu alanda sunulacak destekler sözel dilin kazanılmasını kolaylaştırmakla birlikte yine de sözel dilin kazanılamaması mümkündür ve bu durumda alternatif ve destekleyici iletişim yöntemlerinin öğretimi hedeflenmelidir.

Kaynaklar

Amerikan Psikiyatri Birliği [American Psychiatric Association]. (2013). Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı [Diagnostic and statistical manual of mental disorders] (5. baskı). American Psychiatric Publishing.

Dünya Sağlık Örgütü [World Health Organization]. (2018). Uluslararası hastalık sınıflaması [International classification of diseases]. https://icd.who.int/en

Kanner, L. (1943). Autistic disturbances of affective contact. Nervous Child, 2, 217-250.

Lord, C., Brugha, T.S., Charman, T., Cusack, J., Dumas, G., Frazier, T., Jones, E. J. H., Jones, R., Pickles, A., State, M. W., Lounds-Taylor, J., Veenstra-VanderWeele, J. (2020). Autism spectrum disorder. Nature Reviews Disease Primers, 6, Article 5. https://doi.org/10.1038/s41572-019-0138-4

İleri Okumalar İçin Öneriler

Sucuoğlu, B., Bakkaloğlu, H., & Ökcün-Akçamuş, M. Ç. (Eds.) (2021). Tanıdan müdahaleye otizm spektrum bozukluğu el kitabı. Vize Akademik Yayıncılık.

Başarıya Giden Yolculuk

Bireysel (Özel) Eğitim

Tüm Hizmetler
gülümser akademi özel eğitim merkezi

Özel Eğitim Nedir?

Özel eğitim “bireysel ve gelişim özellikleri ile eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından anlamlı düzeyde farklılık gösteren bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilmiş eğitim programları ve özel olarak yetiştirilmiş personel ile uygun ortamlarda sürdürülen eğitim” olarak tanımlanmaktadır (MEB, 2018).

Zihin Kuramı

Sosyal ilişkilerimizi düzenlemede temel olan bu beceriler zihin teorisi ya da zihin kuramı olarak isimlendirilmekte ve en genel tanımıyla diğerlerinin zihinsel durumlarının farklı olabileceğini, bunların temelinde davranışlarının değişebileceğini anlama becerisi olarak tanımlanmaktadır (Flavell, 1999).

Öğrenme Güçlüğü

Disleksi terimi Yunanca dys- “engel” ve lexis- “kelime” terimlerinin birleşiminden meydana gelmiştir ve zeka geriliği veya eğitimde fırsat eksikliğine dayalı olmayan okuma ve heceleme yeteneğindeki yetersizlik olarak tanımlanmaktadır (Peer, 2012).

Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) Sosyal etkileşim ve iletişim becerilerindeki şiddetli yetersizliklerle karakterize olan, nöro-gelişimsel bir bozukluktur.

Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) dikkat sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik, istekleri erteleyememe gibi sorunlarla karakterize nöro gelişimsel bir bozukluktur.

Değerlendirme Araçları

Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı

Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı/Planı (BEP) özel gereksinimli çocukların tüm gelişim alanları ve gerekirse akademik becerilerine yönelik performansını temel alarak bu alanlarda kazandırılacak davranışların neler olduğunun, bu davranışların nerede, kim tarafından, ne kadar sürede, hangi yöntem ve materyallerle kazandırılacağının, hangi yöntem ve araçlarla değerlendirileceğinin yer aldığı, destek özel eğitim hizmetlerini de içeren yazılı bir belgedir.

Eğitsel Değerlendirme

Öğrencilere hangi alanlarda eğitsel destek sunulacağına karar vermek için öncelikle öğrencilerin desteğe gereksinim duydukları alanların belirlenmesine gereksinim vardır. Eğitsel değerlendirme ile öğrencilerin gereksinim duydukları alanlarda destek sunmaya yönelik bir müdahale planını geliştirip yürütmek için sistematik olarak bilgi toplanmaktadır (Kargın, 2007; Salvia vd., 2010).

Erken Okuryazarlık

Erken okuryazarlık çocukların formal bir öğretimden almadan önce okuma yazmaya ilişkin tüm bilgi, beceri ve tutumları olarak tanımlanmaktadır (Rohde, 2015).

Uygulamalı Davranış Analizi (UDA)

Uygulamalı davranış analizi (UDA; Applied Behavior Analysis [ABA]), insan davranışlarına açıklamalar getiren ve davranışlarda değişiklik yaratmaya yönelik uygulamalara temel oluşturan bir disiplindir.

Kaynaştırma

Kaynaştırma, özel gereksinimli çocukların genel eğitim sınıflarında tipik gelişen akranlarıyla sosyal ve eğitimsel açıdan birlikteliklerinin uygun eğitimsel programların ve öğretmenlere, ailelere ve öğrencilere destek hizmet verilerek birlikte eğitim almalarının sağlanması olarak tanımlanırken bütünleştirme özel gereksinimli bireylerin her yaşta sosyal ve toplumsal yaşantıya engellenmeden katılabilme hakları olarak tanımlanmıştır (Sarıca & Tanrıverdi, 2021).

Kanıt Temelli Uygulamalar

Kanıt temelli uygulamalar, kanıta dayalı uygulamalar ve bilimsel dayanaklı uygulamalar kavramının evidence-based practice kavramının karşılığı olarak yaygın şekilde kullanıldığı görülmektedir (Tomris, 2021a).

Sıkça Sorulan Sorular

Gülümser Akademi © Copyright 2024
Tüm hakları saklıdır.
Ultra Mega Omega Icon